Türk edebiyatının neredeyse tüm ilklerine imza atmış olan Tanzimat Dönemi romancılarından Ahmet Mithat Efendi’nin eserleri edebiyatımızın dününü merak eden okurlar için önemli bir kaynak…
Yazıma, “Bugünkü edebiyat anlayışımızla Ahmet Mithat Efendi’yi okumak bize ne kazandırır?” sorusunun cevabıyla başlamak istiyorum. Nitekim bugün iki kitabını birden tanıtacağım yazar, bir asır öncesinin edebiyat anlayışını sergileyen, eserlerinin Türkçeleştirilmiş hallerinde bile sıkça cümle yapılarına takılabileceğimiz kitapların sahibi.Ahmet Mithat Efendi’yi okumanın bize kazandıracağı ilk ve en önemli şey Tanzimat döneminde yapılan edebiyat hakkında fikir sahibi olabilmemiz. Dönemin yazarlarının edebiyat yoluyla ortaya koydukları eserlerin karakter, kurgu ve yazı dilini özümseyerek; o dönemde yaşayan insanların yaşam tarzı, olaylara bakış açıları, kadın erkek ilişkileri, toplumsal sınıflandırmaları, devlet ve işleyişi hakkındaki düşünceleri, endişeleri, önerileri başta olmak üzere neredeyse her şeyini öğrenmemiz mümkün.
Modern çağda, çağdaş edebiyatın sınırları zorladığı bir dönemde elbette ki Ahmet Mithat Efendi’nin 200’ü aşkın kitabından biri dahi genç nesle çekici ve okunur gelmeyecektir. Ama edebiyat fakültesi öğrencileri, dil bilimcileri, araştırmacı yazarlar, romancılar, gazeteciler, araştırmacı okuyucular için büyük önem teşkil eden bu romanlar yayımlanan her kitap gibi meraklısıyla buluşup, önemli bir dönem olan Tanzimat hakkında detaylı bilgiler sunduğu için tercih edilecektir.

Donanma Mecmuası / 33. Sayı / Kasım 1912
Tanzimat döneminde Ahmet Mithat Efendi’nin konumuna geçersek, şüphesiz çok önemli bir konumdur bu. Yazarın edebiyat tarihimizdeki birçok ilki gerçekleştirebilmesi, yazar sayısının ciddi derecede az olmasına bağlayabiliriz. Bu durum aynı zamanda yazar adına, hayal dünyasını fazla zorlamadan kullanma şansı getirdiği için ayrı bir şanstır. Az sayıdaki romancılar arasında önemli bir yeri olan Ahmet Mithat Efendi, bu şansını bilgisiyle birleştirip neredeyse yazılmamış konu, dokunulmamış hayat şekli bırakmamıştır.
Aşkı, kadın erkek ilişkisini, cinselliği, politikayı, devlet halk ilişkisini, zengini, fakiri batılı bir anlayışla kaleminden geçirerek ilklerin yazarı unvanına kavuşmuş, özellikle kadın erkek ilişkisi ve kadın hakları üzerine kurulu kitaplarıyla kadın okurların büyük beğenisini toplamıştır.
Sadece roman yazmakla sınırlı kalmayan Ahmet Mithat Efendi, edebiyatın neredeyse tüm türlerinde eserler kaleme almış, öyküden romana, anıdan seyahatnameye, tarihten felsefeye, makaleden eleştiriye birçok kitap yazarak yerini sağlamlaştırmıştır.
Özellikle modern ve çağın en çok sıkıntı yaratan batılı edebiyat anlayışını savunup, kalemine katan Ahmet Mithat Efendi elbette ilklerin yazarı olmanın sıkıntısı ve yasaklanmalarını çokça yaşayarak, özellikle kadın erkek ilişkileri ve cinsellik konuları üzerine kalem oynatırken sınırlar çizmek durumunda kalmıştır. Kendi çemberini kendi elinde olmayan sebepler doğrultusunda çizmemiş olsaydı, bugünün edebiyatçıları belki de oldukça zorlanacak, Ahmet Mithat Efendi’yi edebiyatçı kimliğinden alıp, başka sıfatlara sokacaklardı. El değmemiş konu bırakmadığı için…
Edebiyat tarihimizin en önemli yazarlarından biri olan Ahmet Mithat Efendi’yi bizlere hatırlatıp, üzerine kelam etme fırsatı veren Sel Yayıncılık’a, Tanzimat dönemi edebiyatı hakkında fikir sahibi olmak isteyenler adına teşekkür edip hemen kitaplara geçmek istiyorum. Ve yayınevinin Ahmet Mithat Efendi kitaplığından başka kitaplarda yayımlayacağını umut ediyorum.
Vah ki ne vah…
Ahmet Mithat Efendi’nin günümüz Türkçesine ilk kez uyarlanan ve Sel Yayıncılık etiketi taşıyan romanı Vah, yine bir ilki işliyor. Görücü usulüyle evlenen kadın ve erkeği. Batı tekniğiyle kaleme alınmış ama, doğunun kültürünü yansıtmasıyla okuyucuyu döneminde etkilemiş bir eser Vah. Batı kalemini sadece yazım tarzı olarak değil, batılılaşmak manasında da ele alan büyük yazar, gündelik yaşamda modernleşmeyi, İslam ve modern yaşamı ve asıl konu olan kadın erkek ilişkisindeki farklı bir boyutu, görücü usulü evliliği işliyor. Elbette kurgusunu döneminin birikimi ve yaşam tarzı eşliğinde sunuyor ve günümüz için yalın, basit kalan alt konular zamanında ilk kez işlenişinden dolayı çok dikkat çekiyor.
Letaif-i Rivayat’tan bir cüz…
Vah’ın ardından Felsefe-i Zenan ile Ahmet Mithat Efendi kitaplığından örnekler sunmaya devam eden Sel Yayıncılık, 25 cüzlük bir seri olan Letaif’i Rivayat’tan seçtiği kitabı geçen haftalarda yayımladı. Hem de eserin orijinal Arapça kaleme alınmış ilk baskısını da kitabın sonuna ekleyerek. Kitap elbette ki, yine ilk kez ele alınan konularıyla döneminde büyük ses getirmiş, kadına ve kadının seçimlerine dair okuyucunun kafasını yormuş. Nitekim serinin 3. ve edebiyat tarihimizde seri ele alındığında en önemli kitabı olarak kabul gören Felsefe-i Zenan, kadının evlilik üzerine düşünceleri ve hayatı adına seçimlerini kadın karakterler eşliğinde sunuyor. Zekiye ve Akile adlı iki kız kardeşin yaşam tarzlarına zeval gelmemesi için evlenmeyi reddetmelerini konu eden roman, kardeşlerden Zekiye’nin döneme göre sert tutumuna yenilip, evlilik kararı almasıyla kurgusunu zenginleştiriyor. Roman kısaca, iki kardeşinde evlilik karşıtıyken, birbirlerinden ayrı kaldıkları kısa süre içinde, birinin kararından vazgeçip evlenmesi, evliliğinde aldatılması, diğerinin yaşamını eğitime adaması gibi dönemin kadınlarını cezbeden, çekici bir konuyu işliyor.
Ahmet Mithat Efendi’nin kitapları yeniden yayımlanmaya başlanmışken, edebiyatımızın bugününü bilip, yarını hakkında fikir yürütmenin ötesine geçmek, dünü hakkında da fikir sahibi olmak isteyenler, bu güzel fırsattan keyifle istifade edebilirler.
Vah, Ahmet Mithat Efendi, Sel Yayıncılık, 196 sayfa.
Felsefe-i Zenan, Ahmet Mithat Efendi, Sel Yayıncılık, 158 sayfa.